Burası Anadolu

0
237

Başında kavak yelleri esen, üç bin yıllık bir delikanlı Anadolu… Her karış toprağı mübarek, her köşesi ayrı bir
kültürün şekillendirdiği sanat eseri adeta.

Anadolu… O bir Güllü Kız’dır, gülünce güller açar yanağında ve giymiştir pembe şalvarı, etekleri alev uçurur hamarat. Ve bir alp türkü söyleyen beydir Anadolu, yedi iklim dört bucakta.
Çoruh, damarlarda kan gürül gürül, Erzincan bakır döver haddelerinde; çekicin biri inip biri kalkar, levhalar kağıt gibi dürülür örs üzerinde.

Sütçü imamin ruhu korur Maraş’ı, Antep’i Karayılan… Hey hey, köprü başındaki Şahin Bey!
Konyada başlar döner semadan. Ney sesleri alıp götürür bedenleri bir başka dünyaya, ruhlar göğe yükselir kanat açıp.

Fincan gözlü kızlar keklik sekişinde İzmir’de, dal boylu, sırça yürekli, sarı saçlı… Deniz kadar sıcak gülüşleri, güneş kadar tanıdık…

Bir yeşil muhabbet yaşanır Karadeniz’de. Yamaçlar tütün sarar, çay içer… Kemençenin tellerinde bir deli horon kurar balıklar.

Erzurum çarşı Pazar bir ehrama bürünmüş, acı hatıra taşır her yaylasında bir tabya. Dadaş demek mert demek mert, yüreği Oltu taşından sert!

Yivli Minare

Akdeniz kıyıları bir turkuaz şerit… Açıklarında ceviz kabuğu gibi sallanır tekneler. Bahçeler tutuşur turunçtan portakaldan. Yivli Minare’de ezan, Aspendos’ta bir antik oyun, Düden’de gürül gürül su sesi duyulur dünyanın bir ucundan…

Denizli aydınlık günlere uyanır horoz ötümüyle. Pamukkale bir ak güneş gibi parlar. Sarılır bellere Buldan’ın bürümcüğü, bir deli zeybek oynar!

Duman gitmez Ağrı Dağı’nın başından. Her canlıdan bir çifti ağırlar ikinci atam Nuh’un gemisi… Kimi cirit atar yayladan ishakpaşa’ya, sürüsüyle yatar kalkar kimisi kukeri carnival

Turnalar Aras’a süzülür. Uçar köpük köpük Köroğlu’nun atı Arpaçay’da. Bir gümüş saplı hançer olur türküler, yürekler delik deşik…

Bir günde kaç mevsim yaşar Aydın. Efe bir yana çeker alayı, tülü maya bir yana. Sahile düşer incir yaprağı, cömert; denizinde dost olup kaynar yedi düvel.
Kapadokya’da kayalar biçim alır oylum oylum, Dalyan’da dantel dantel deniz. Ve kuş cennetlerinde sürüler dolusu gökyüzü bulut bulut.

Halıdan kilime, çiniden mermere uzanır el emeği, göz nuru bir estetik. Kubbe olur davudi çınlamaların yansıdığı şadırvanlara şırıl şırıl… Harran’da geleneksel evlerin sıcak ocaklarında pişer cezveler dolusu mırra, Nemrut Dağı’nda gün batımını seyreder akıl almaz heykeller görkem görkem…Çini

Ve binlerce noktada Anadolu, binbir güzelliğini sergiler yudum yudum. Kiminde duaya dönüşür zaman, kiminde uçsuz bucaksız bir renge, coşkuya, ışığa… Zaman tarihle yoğrulur Anadolu’da, yaşam mutlulukla…

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz